
65+ İŞKENCESİNİN ZARARLARI
Doç. Dr. Şafak Nakajima
COVİD- 19 nedeniyle ülkemizde, dünyada eşi benzeri olmayan bir uygulama ile 65 yaş üzeri insanlar aylarca hiç çıkmamacasına evlerine hapsediliyorlar.
Alınan “önlemin” bilimsel bir mantığı olmadığı gibi, sosyal destek ağının neredeyse hiç bulunmadığı bir ülkede, yalnız yaşadıkları takdirde bu insanların ele güne muhtaç olmadan ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı düşünülmüyor.
Gençlerle beraber yaşayan yaşlılar ise zaten, her an dışarıdan gelen virüsle karşı karşıyalar. Bu da eve kapanmalarını anlamsız kılıyor.
COVİD- 19 nedeniyle eve hapsedilmenin, ruh hali ve fiziksel sağlık üzerindeki etkilerine dair yapılan ve ‘Applied Cognitive Psychology’ dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, sosyal izolasyon bizi aptallaştırıyor. Görece kısa süreli kısıtlamada bile algılama, problem çözme, karar verme, yeni görevler öğrenme, hafıza / hatırlama, zaman algısı/tahmini gibi bilişsel işlevlerimiz bozuluyor.
Uygulamanın 65 yaş üzeri insanlara ise çok ciddi ve kalıcı zararlar vermesi söz konusu. Tek başına yaşamanın, yakın ilişkilere ya da güçlü bir sosyal ağa sahip olmamanın yaşlılarda demans yani bunama riskini arttırdığı zaten uzun zamandır biliniyor. Fiziksel aktivitenin kısıtlanması, bilişsel becerinin azalmasıyla da bağlantılı. Yaşam alanının daralması, Alzheimer riskini arttırıyor.
Dolayısıyla, 65 yaş üzeri için sürekli tam kapanma koşulları devam ettiği takdirde, uzun vadede çok ciddi sağlık sorunlarının yanı sıra, sosyal ve ekonomik maliyetlerin ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor.
Araştırıcılar, pandemiyle ilişkili uzun süreli kısıtlayıcı koşullar uygulanırken sosyal izolasyonun bilişsel işlev üzerindeki etkisinin dikkate alınması gerektiğini bildiriyorlar.
Doğru olan, ekonomik destekli ve makul süreli tam bir kapanma programı uygulayıp toplumun tamamını en kısa sürede etki gücü yüksek bir aşıyla aşılamak!
Bunu başaran toplumlar maskelerini atıp hızla normalleşirken, yaşlılarını da demans riskiyle baş başa bırakmıyorlar!
Araştırma için: https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/acp.3821