YILLAR İLERLEDİKÇE…

YILLAR İLERLEDİKÇE…
Doç. Dr. Şafak Nakajima
Yaşlanma, erken yetişkinlikte başlayan kademeli, sürekli bir doğal değişim sürecidir.
Görünüşte yaşlanmayanlarımız ya da genç görünmek için çılgınca çırpınanlarımız için bile, zaman kaçınılmaz olarak geçer.
Yaşlılığın, bilgeliğe ulaşabilenler için çok güzel yanları da vardır; şair Robert Frost’un dediği gibi:
“Günün öğleden sonrası, sabahın asla şüphelenmediği şeyleri bilir."
Ve elbette takvim yaşı, biyolojik yaş ve psikolojik olarak kendini kaç yaşında hissettiği, kişiden kişiye önemli farklılıklar gösterir.
Orta yaşların başlarında, görme, işitme, fiziksel güç ve organ fonksiyonları gibi birçok bedensel işlev azalmaya başlar.
Zihinsel işlev hafif de olsa yavaşlar.
Emeklilikle birlikte yalnızca çalışan kimliği yitirilmekle kalmaz, gelir de azalır.
Çocuklar büyüdüğü, evden gittiği için onlarla daha az ortak payda bulunur; ebeveyn-çocuk rolleri farklılaşır.
Yakınların ve akrabaların kaybına bağlı olarak sosyal çevre ve ilişkiler değişir.
Toplumsal yaşama katılım sınırlanır.
Yalnız kalma, sağlık sorunları yaşama, bakıma muhtaç olma olasılığı her geçen yıl artar.
Kimi yaşlı, ölüm korkusu yaşayabilir.
Ayrıca tüm bu değişimler, toplumun da yaşlanan bireyleri üretkenlikleri sona ermiş gibi görmesine ve yaşamdan geri çekilmelerini beklemesine yol açar.
O nedenle yaşlılar, sıklıkla ayrımcılığa uğrar.
Bire bir yaşadığınız ya da çevrenizdeki yaşlılarda gözlemlediğiniz yaşlılığa dair en büyük sorun sizce nedir?
www.safaknakajima.com