Panik Atak


PANİK ATAK

Doç. Dr. Şafak Nakajima

Panik atak bir akıl hastalığı değildir.
Zaman zaman ortaya çıkan, yüksek düzeyde bir endişe reaksiyonudur.
Eğer ciddi bir panik atak yaşadıysanız, bu deneyimin hayatınızın en şiddetli korkusu olduğunu düşünebilir, o esnada öleceğinizi bile sanmış olabilirsiniz.

Atağa nerede, ne zaman ve hangi koşulda yakalanacağınızı bilememeniz, daha da ürkütücüdür.
Çoğu kez sıradan bir günde, ortada ciddi bir sorun ya da tehlike yokken, süpermarket, otobüs, sinema gibi sıradan yerlerde ortaya çıkar.
Panik atak yaşamınızı, günlük aktivitelerinizi, ilişkilerinizi, işinizi, yolculuklarınızı bile etkiler.
Kalbinizin veya başka bir önemli organınızın hasta olduğu korkusuyla, sayısız doktora muayene olursunuz.
Hastanelerin acil servisleri, sizi yakından tanır.
Gerçekten hasta olmayan bir ‘’hasta’’ olarak!
Hiçbir sorununuz olmadığı söylense de, siz iyi olmadığınızın farkındasınızdır.
Panik atak belirtilerinden bazıları şunlardır:

• Çarpıntı, kalbin yerinden çıkacakmış gibi atması
• Terleme, yanma, ateş basması veya üşüme
• Nefes alma zorluğu, tıkanma ve boğulma hissi
• Hava açlığı
• Baş dönmesi, göz kararması
• Ağız kuruluğu
• Bayılacakmış gibi hissetme
• Titreme
• Bulantı
• Vücutta uyuşma, karıncalanma
• Geğirme,
• Karın ağrısı
• Göğüste sıkışma ve ağ
• Ölmekten korkma
• Kontrolü kaybetme, başkalarına zarar verme ve delirme korkusu
• Acil idrar ve dışkılama ihtiyacı
• Kendini hissedememe, yabancılaşma
• Ortamdan kopma, çevrenin gerçek olmadığını düşünme
• Uzaklaşma ve kaçma isteği

Doktorlar size, sorununuzun panik atak olduğunu söylediğinde ise, akıl hastası olduğunuz korkusunu yaşarsınız.
Panik atak, doktorlar ve kişinin yakın çevresi tarafından, ‘’ciddi bir sağlık sorunu olmamasına rağmen ortalığı ayağa kaldırmak’’ gibi algılandığından, ayrıca dayanılması zor bir durumdur.

Panik atağın neden ve nasıl ortaya çıktığını öğrenseniz, onunla başa çıkmada çok yol kat edersiniz. Maalesef çoğu hekim hastasını bu konuda yeterince aydınlatmaz ve yaşanan bulgular hastanın ve yakınlarının yaşamlarını altüst ederken, gereksiz tıbbi uygulama ve harcamalara yol açar.
Örneğin; panik atağın en tipik bulgulardan biri olan kalbin fırlayacakmışçasına çarpmasının nedeni, kana fazlaca adrenalin salınmasıdır. Adrenalin, bizi savaşmaya ya da kaçmaya hazırlayan hormondur. Savaşan veya kaçan insanın kasları daha fazla kana ve oksijene ihtiyaç duyar.Bu ihtiyacı karşılamak için kalp atışları hızlanır, nefes alıp verme sıklaşır. Terleme, vücudun savaşırken ya da kaçarken aşırı ısınmasını engellemek içindir.
Acil bir durumda sindirim önemsiz kabul edilip ertelendiğinden kan, mide ve bağırsaklardan alınıp büyük kaslara gönderilir. Kansız kalan sindirim sistemi ise, bulantı ve ağız kuruluğu yapar…

Ayrıca çoğu hasta, bilimsel doğal tedavi yöntemlerinden habersizdir ve ilaç dışında bir çözüm olmadığına inanır.
Oysa, endişe bozukluklarını, -istisnai bazı durumlar dışında-, ilaçsız yönetmek mümkündür. “Endişesiz İlaçsız”’ adlı kitabımda, endişe bozukluklarının nedenlerini ve uyguladığım bilimsel doğal tıbbi tedavi yöntemlerini anlattım. Ayrıca kitapta, kendi başınıza uygulayabileceğiniz bazı yardımcı yöntemlere de yer verdim.

Depresyon ve kaygı bozukluklarının doğal tedavilerinde ilk basamak, nedenlere yönelik kapsamlı biyopsikososyal bütüncül bir tıbbi değerlendirmenin yapılmasıdır.
Sorun, metabolik ya da hormonal olabileceği gibi, stres yönetiminde zorlanmanın sonucu da ortaya çıkabilir.

Biyopsikososyal tıp yöntemleri, bilimsel, güvenilir ve etkin ilaçsız tedavi seçenekleri sunar.
Zihnini ve yaşamını değiştirme konusunda sorumluluk üstlenen ve hekimiyle iş birliği yaparak tedavi sürecine aktif biçimde katılan hastalarda, başarı şansı yüksektir.

“Tüm Hakları Saklıdır”

Yoruma kapalı.