Kayınvalidem Michiyo ve Hayatın Anlamı…
Doç. Dr. Şafak Nakajima
65 yaş üzeri gençlere yönelik doğal tedavi yöntemleri konusunda bir yazı hazırlamam istendiğinde, kızımla birlikte, çevremizde bu yaş grubuna dâhil olup da, kendisini hem sağlıklı hem de mutlu hisseden kimler olduğunu düşündük.
Birkaç aday arasında birincilik ipini, açık arayla kayınvalidem Michiyo Nakajima göğüsledi.
Japonya’nın, herkesin birbirini tanıdığı, düğünler ve cenazelerin tüm mahalle sakinlerinin ortak meselesi olduğu sevimli bir köşesinde doğup büyüyen kayınvalidem, pırıl pırıl pürüzsüz cildi, tek bir eksiği olmayan doğal dişleri, ışıltılı saçları, işine veya gezmeye giderken bindiği bisikletinin üzerinde bir genç kız endamında incecik bedeniyle,70’li yaşlarda da bir kadının ne kadar güzel, ne kadar sağlıklı, ne kadar sevgi dolu ve ne kadar üretken olabileceğinin, tanıdığım en muhteşem örneğidir.
Michiyo Nakajima, yüzünü ve ellerini Japonya’nın yakıcı güneşinden korumak için, beyaz şapka ve eldivenler takar, cildini kremlerle besler, hemen her zaman deniz ürünleriyle beslenir ama hep az yer. Dişlerinin çürümemesi için kolalı içecekleri ağzına sürmez.
Akşamları arkadaşlarıyla Japonların geleneksel Karaoke salonlarında buluşup, neşe ve coşkuyla şarkılar söyler.
Kitap okur.
Günde birkaç saat çalıştığı işine düzenli gider.
Üç oğlunu, üç gelinini, yedi torununu her zaman düşünür, sahiplenir, kucaklar.
Hayatı hiç de kolay geçmemiştir bu güzel kadının.
Hiroşima’da ölmekten tesadüfen kıl payı kurtulmuş, büyük savaşta her şeyini kaybettikten sonra var olma savaşı vermiş bir ailenin kızıdır.
Savaş yıllarında pek çok yaşıtı gibi haftalarca süren açlığı yaşamıştır. Çok zayıf düştüğü ve hastalandığı için, umudu kesen doktorlar hastaneden çıkarmış, evine, ölmesi için göndermişlerdir onu.
Ama ölmemiş, direnmiştir.
İyi ki de direnmiş!
Eşini genç yaşta kaybedip, üç erkek çocukla yaşam mücadelesi vermiş, ömrü boyunca kendi ekmeğini kendisi kazanmış ama analıkta da asla kusur etmemiş bir kadındır.
Michiyo, kadının sofradaki yerinin pirinçten sonra geldiği tarihlerdeki Japonya’nın, adsız kadın kahramanlarından biridir benim gözümde.
Sık sık seyahatlere çıkar, İstanbul’a da gelir.
Bir çocuk heyecanıyla gezer, dolaşır, kenti tanır, alış veriş yapar.
Enerjisi, tebessümü ve iyi niyetiyle, tüm sıkıntılara rağmen hayatın yaşanabilir güzelliklerle dolu olduğu inancını damarlarımıza zerk ederek uçar gider.
Michiyo Nakajima, ömrü boyunca gönül bankasına yatırım yapan, yürekte zengin bir kadındır.
Herkes, Michiyo Nakajima gibi değil elbette.
Olmayanlar ne yapmalı?
Sağlıklı ve mutlu bir ileri yaş süreci için bize düşen şimdi, bu soruya cevaplar bulmak olmalı!
Yaşın ilerlemesi, beraberinde fiziksel ve ruhsal pek çok değişim getiriyor.
Örneğin vücuttaki su ve kas oranları azalıyor, yağlanma ve damarlarda sertleşmeyle birlikte kan basıncı artıyor, aralarında beyin, karaciğer ve böbrekler de bulunmak üzere pek çok organın verimliliği düşüyor.
Gözler daha az görüyor, kulaklar zor işitiyor, yiyeceklerin verdiği tatları ayırt etmek güçleşiyor.
İyi ya da kötü huylu tümörlerin görülme sıklığı artıyor. Bu değişimler elbette herkes için aynı düzeylerde değil.
Gerek beden yapısı ve çevre, gerekse kişinin seçtiği yaşam tarzı, kayıpların derecesinde ciddi farklılıklar yaratabiliyor.
Gelişmiş toplumlarda insanlar giderek, doğal tedavi yöntemlerinin, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık dönemi geçirmede etkili olduğunu keşfediyorlar.
Örneğin Ohio State Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre, ileri yaş grubu Amerikalıların % 70’i, sağlık sorunlarının çözümünde alternatif ve doğal tıp yöntemlerine başvuruyorlar.
Fakat vücudun daha hassas olduğu ve sıkıntılarla başa çıkmada zorlandığı bir süreç olan altın yıllarda, bilinçsiz yapılan doğal tedaviler ciddi sıkıntılara yol açabiliyor.
İleri yaş gruplarının en sık görülen rahatsızlıkları arasında bulunan romatizmal tutulmalar, Alzheimer ve uyku bozuklukları gibi pek çok kronik hastalıkta, yıllarca kullanılan ve çoğu kez sorunu çözmede çok fazla işe yaramayan ilaç tedavileri, karaciğer ve böbrek tahribatına yol açabiliyor.
Akupunktur, zihinsel iyileşme odaklı uygulmalar, yan etkisiz olmalarının yanı sıra, tedavide çok yararlı sonuçlar verebilecek seçeneklerimiz arasında.
Benim, bir doğal ve biyopsikososyal bütüncül bir hekim olarak, ileri yaş grubu hastalarımda en önemle üzerinde durduğum alan ruh sağlıkları.
Zira ilerleyen yıllarla birlikte depresyon, ciddi bir sağlık problemi haline geliyor.
Beden gücünün azalmasının yanı sıra, iş hayatından uzaklaşma, çocukların evden gitmesi ve bazen eş ve arkadaş kayıplarının yol açtığı derin amaçsızlık ve yalnızlık duyguları bu sorunun kaynaklarını oluşturuyor.
Batı’da aile dokusunun çözülmesiyle yalnızlaşan yaşlılarda, genel nüfusa oranla altı misli fazla olan intihar oranlarının, ülkemizin de yakın gelecekte bir sorunu haline gelme olasılığı, kanımca hayli yüksek.
İleri yaşlarda beslenme ve emilim sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkan, depresyon, hafıza ve duyu kayıplarına yol açabilen ve kolaylıkla tedavi edilebilen B12 vitamini yetmezliği, hekimler tarafından sıklıkla atlanmakta.
Yine Çernobil nükleer kazasıyla ilintili olarak çok arttığını düşündüğüm tiroit hormon sorunları da gözlerden kaçmakta.
Tiroit bezi, vücudun metabolizmasını, aktivitesini, kısacası hayatiyetini düzenleyen en önemli hormonlardan bir grubu salgılıyor.
Sorun saptandığı takdirde yapılacak dikkatli bir tedavi kişiye, bitkinlik ve ağır bir depresyondan, coşkulu ve dinamik bir yaşama geçişin anahtarını kazandırabilir. Hekiminize bu konuları danışınız!
Zihin, beden ve sosyal yaşam bir bütün ve sağlık için hepsinin dengede olması gerekiyor.
Yaşamı yeniden anlamlı ve amaçlı hale getirecek holistik zihinsel uygulamalar, depresyon tedavisi yanında, yaşam kalitesini arttırma ve başka fiziksel rahatsızlıkların düzelmesinde büyük yarar sağlıyor.
Çevremizdeki insanlara ve doğaya karşı sorumluluk ve algımızı arttırmayı hedefleyen bir iç görü çalışması olan Naikan, benim en severek uyguladığım Japon zihinsel iyilik yöntemi.
Yaşamı anlamlandıran felsefi söyleşiler, rüya analizleri, meditasyon çalışmaları da ileri yaş grubu depresyonlarının, yan etkisiz ve ilaçsız tedavisinde kullandığım çok değerli yöntemler arasında bulunuyor.
Akupunktur, ülkemizde yalnızca bir zayıflama ve sigara bırakma yöntemi olarak biliniyor ne yazık ki! Oysa bilgili bir akupunktur uzmanı, her yaş grubundan hastaya depresyon, uykusuzluk, ağrılar, yüksek tansiyon, diyabet, vücut savunma sistemi zayıflıkları gibi yaygın sorunların çözümünde ciddi tedavi seçenekleri sunabilir. Akupunktur, ehil ellerde, yan etkisiz ve çok yararlı bir doğal tedavi yöntemi olduğunu bilmek gerekiyor.
İyi bir masaj terapisti, haftada bir yapacağı uygulamalarla ruh ve bedeninizde tarifsiz mucizeler yaratabilir. Kokularla tedavi anlamına gelen aromaterapi, tek başına bir kür metodu olmamakla birlikte, stres kontrolünde, yine yan etkisiz ve üstelik çok keyifli bir yöntem olabilir. Küçük bir aromaterapi haznesinde, alttan bir mumun yaydığı ısıyla serbestleşip odanıza dolacak lavanta kokusu huzur, portakal ise enerji getirerek, yaşamınızı cazip kılabilir. Aromaterapi, kendi başınıza uygulayabileceğiniz ve çok ekonomik bir seçenektir.
Sebze ve meyvelerin sofranızda bol miktarda bulunmasının, yaşla birlikte artan vitamin, mineral ve enzim ihtiyaçlarınızı karşılayarak, saç dökülmesinden cilt kırışıklıklarına, uykusuzluktan, kabızlık ve eklem ağrılarına kadar pek çok sıkıntınızı önleyeceğini unutmamanızı dilerim.
Her gün sağlıklı bir tempoda yapılacak yürüyüşler, bitki ve evcil hayvan yetiştirmek, dostlar edinmek, kitap okumak, gençlerin dünyasına sevgiyle dâhil olmak, hiçbir doktor reçetesine ihtiyaç duymaksızın yapabileceğiniz doğal tedavi yöntemleri arasındadır.
Ben, bunca yıllık hekimlik deneyimim sonunda, doğal yollardan sağlıklı, mutlu ve verimli olmanın formülünün 3M de toplandığını keşfettim: Merak, Mizah ve Merhamet.
3M’si olanın her şeysi var gibi görünüyor. Heyecan ve coşkunun kaynağı Merak, yaşamın kaçınılmaz zorluklarına göğüs gerebilme gücü veren Mizah ve sevme, sevilebilme, dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilmenin hazzını yaşatan Merhamet duyguları.
Michiyo Nakajima, 3M gizli formülünü benden çok önce keşfetmiş ve yaşamaya başlamış belli ki!
Fotoğrafta kayınvalidem Michiyo, torunlarıyla yemekte.
“Tüm Hakları Saklıdır”