Doç. Dr. Şafak Nakajima
Sigmund Freud, psikolojik sorunların kökenine yönelik bir teori geliştirdi. Ona göre bu sorunlar, insanın çocukluk döneminde yaşadığı deneyimler ve ebeveynlerinin davranışlarına dayanır. Ancak bugün psikolojik sorunlarda yalnızca çocukluk döneminde yaşananların değil, mizaç, genetik, çevresel etkiler ve toplumsal koşullar gibi çok daha fazla faktörün rolü olduğunu biliyoruz.
Bir yanlış ya da eksik bilgi, tohumu atıldığı anda küçük bir hata gibi görünebilir, ancak yıllar boyu büyüyerek kök salabilir. Yanlış bilgiler zamanla yanlış inançlar, yanlış kararlar ve hatta yanlış hayatlar yaratabilir. Freud’un teorisi de bunlardan biridir. Günümüzde hala bu bilgi ışığında sorunlara yaklaşılması, birçok hassas, iyi niyetli ve özverili ebeveynin, yetişkin çocukları tarafından haksızca suçlanmasına, duygusal ve hatta fiziksel şiddete uğramasına neden olmakta. O nedenle doğru bilgi tohumunu ekmek ve onu büyütmek, her konuda olduğu gibi bu alanda da çok önemlidir.
Yetişkin çocuğu tarafından duygusal olarak istismar edilmek, bir ebeveynin başına gelebilecek en zor durumlardandır.
Ne zaman ortaya çıkacağını bilemediğiniz öfke patlamaları, yaptığınız fedakarlıkların tümden inkâr edilip berbat bir ebeveyn olmakla suçlanmanız, ailenizin denge ve düzeninin bozulması, sizi çevrenize mahcup eden davranış ve gürültüler konusunda çocuğunuzu özenli olmaya davet ettiğinizde saldırının dozunun büsbütün artarak, eşyaların parçalanması, duvarların yumruklanması, çığlıklar ve bağırmaların yeri göğü inletmesi…
Size saldıran çocuğunuz, gerçek çoğu kez böyle olmadığı hatta tam tersi olduğu halde kardeşlerine daha iyi davrandığınızı, “sürekli aşırı tepki gösterdiğinizi” veya “deli olduğunuzu” söyleyebilir. Sizi kendisine “borçlu” hissettirmek için elinden gelen her şeyi yapıp, her tür taktiği kullanabilir. Bazen bu haksız suçlamalara evden kaçıp gitme, kendine zarar verme veya intihar tehditleri eşlik eder.
Başka ailelerin çok daha kötü koşullarda yetişen evlatlarının, ailelerine olan sevgi, saygı ve minnettarlığını gördükçe kendinizde daha fazla kusur ararsınız:
“Belki daha çok çabalasaydım veya bunun yerine şunu yapsaydım her şey farklı olurdu.”
Bu suçlama-suçluluk döngüsü, yetişkin çocuğunuzun kendi yaşamının sorumluluğunu kabul etmeyip sürekli size yüklemesi durumunda ortaya çıkar. Bu şekilde düşünen yetişkin çocuklar, olayları çarpıtır ve kendi hatalarıyla yüzleşmemek için ebeveynlerini kullanırlar.
Yetişkin çocuğunuz tarafından duygusal olarak istismar ve manipüle edilmek sizi mahveder. Endişe, utanç ve suçluluk duygusunun kısır döngüsünde kaybolursunuz. Zamanınız yeni bir suçlama ve saldırı atağının ne zaman başlayacağını korku içinde beklemekle geçer. Uykularınız kaçar, tükenirsiniz. Zihin ve beden sağlığınız bozulur.
Size şiddet uygulayan yetişkin çocuğunuz, zihinsel sağlık sorunları, sınırda kişilik bozukluğu, bağımlılıklar, öğrenme zorlukları, ADHD, travmatik geçmiş olaylar ve çocukluklarından gelen acılar gibi birçok nedenle mücadele ediyor olabilir.
Elbette siz de tüm iyi niyet ve çabanıza rağmen bazı hatalar yapmış olabilirsiniz ama tüm bunlar, verdiğiniz emeklerin yok sayılabileceği anlamına gelmediği gibi çocuğunuza sizi, istediği zaman vurabileceği bir kum torbasına çevirme hakkını vermez. Buna izin vermenizse ne size ne de onlara yardımcı olur.
Yetişkin çocuğunuzla ilişkinizde bu davranışlardan birini veya birkaçını yaşıyorsanız, durumu normal kabul etmeyin. Bu davranışlar, duygusal istismardır ve fiziksel olarak zarar görmemeniz, istismarın üzerinizde etkisi olmadığı anlamına gelmez.
Hayatta gerçekten iyi işlev görebilmesi için her yaş grubundan insanın, üç temel beceriyi öğrenmesi gerekir:
Sağlıklı iletişim, sakinleşme ve sorunları çözme becerileri.
Bunları öğrenmediklerinde, hayat herkes için stresli ve bunaltıcı hale gelir.
Aile içi dinamikleri yeniden yapılandırırken, bu üç temel becerinin kazanılması, ebeveyn ve çocuk arasında daha sağlıklı sınırlar çizilmesine ve çoğu kez ilişkinin onarılmasına katkıda bulunur.
Unutmayın; sözler, bazen bıçaktan daha derin yaralar açar. Duygusal istismarın etkileri görünmez olsa da çok gerçektir. Ancak iyileşme ve değişim her zaman mümkündür.
“Tüm Hakları Saklıdır”